|
|
 |
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman Said Nursi Kategorisi İçeriği [Vefat yıldönümü münasebetiyle] Çağın büyük müfessiri Bediüzzaman (Bediüzzaman Said Nursi, 1876 – 1960 yılları arasında yaşadı. Ülkemizde ve ülkemiz dışında milyonlarca insan Onun Risale-i Nur isimli tefsirinden istifade etti. O, hep “Nurlar Vadisinde” gezdi. Karanlık vadilerde gezenler, yarasanın ışıktan hoşlanmaması misali bu nurdan rahatsızlık duydu. Ama O, aldırmadı. “Elimizde nur var, topuz yok. Nur kimseyi incitmez, ışığıyla okşar” dedi ve yoluna devam etti… Bu araştırmamızda, kendisinin hayatına, fikirlerine ve mücadelesine kuşbakışı bir bakışla bakmaya çalışacak, doğrudan eserlerinden alınan cümlelerle bazı değerlendirmelerde bulunacağız.) […] Bediüzzaman ve İman Hizmeti Biz Araplar zaman ve mekân bakımından uzak olsak da Bediüzzaman Said Nursî'yi tanıma ve anlama bakımından bir cihette daha büyük bir imkâna sahibiz.[…] Bir Ömrün Değişmez Prensibi: Müsbet Hareket Bir hedefe ulaşmanın nice ön şartları var. Bilgi, tecrübe, sermaye bunlardan sadece birkaçı. Ama bütün bunların üstünde bir şart var ki kesinlikle ihmale gelmez. O da takib edilecek yolun, izlenecek politikanın sağlam olması.[…] Bediüzzaman'ın Cihad Anlayışı, Silahlı Mücadele Değildir Bildiğiniz üzere, Bediüzzaman Said Nursî’nin düşüncelerini, İslâmî düşünürler kesiminde en önde gelen fikir birikimlerinden biri sayıyorum. Öncelikle, Bediüzzaman’ın fikirleriyle birlikte gelen derin insan hürmetini görmemek mümkün değildir.[…] Mevlânâ’dan Bediüzzaman'a Uzanan Çizgi Ben Hıristiyan bir ülkede, hattâ Hıristiyanlığın merkezi olan Roma’da doğdum; ama, bir orientalist, bir doğubilimci olarak yeryüzündeki diğer dinleri de tanıma fırsatını buldum. […] BEDİÜZAMANIN OSMANLI SEVGİSİ Kuran-ı Muciz'il Beyan'ın ahir zaman insanının şüpheci ve inkarcı idrakine göre telif edilmiş esaslı bir tefsiri ve zamanın problemlerine çare olan Risale-i Nur'da Osmanlı Devleti'nden çok sitayişkar birşekilde bahsedilmekte ve Osmanlının bir İslam Devleti olduğuna sık sık vurgu yapılmaktadır. […] BEDİÜZZAMAN'IN ERMENİLERLE MÜCADELESİ Ermeni sorunun alevlendiği günlerdi bu günler... Birinci Dünya Savaşı'nın bütün şiddetiyle devam ettiği ve Ermeni katliamlarının sıkça yaşandığı zamanlardı. […] HAZRET-İ ÜSTAD'IN TASHİH VE TASARRUFLARI HAKKINDA Asar-ı Bediiyyenin Osmanlıca İkinci Baskısının takdim yazısı olup, tadil edilmiş ve bu yeni harf baskılı Asar'ın ahirine ilhakı münasip görülmüştür.[…] Bediüzzaman’ın Medresesi 1910 yılında İstanbul'dan ayrılarak Karadeniz üzerinden Batum yoluyla Van'a giderken Tiflis'e uğrayan Bediüzzaman ile yanına gelen bir Rus polisi arasında ilginç bir diyalog yaşanır.[…] Bediüzzaman’ın İttihad-ı İslama Katkıları İslam birliği veya müslümanların birleşmesi anlamında olan İttihad-ı İslam, ahirzaman da ve kıyamete yakın asırlarda Müslümanların ereceği ve yaşayacağı mutlu bir bayramdır. Çünkü, Peygamberimiz (s.a.v) bir hadiste “Ümmetim yağmur misalidir. […] Ferdiyet hakikati ve bir sır BU YAZI, BENDENİZE ait bir yazı olmaktan çok, iki alıntıdan oluşan bir göndermeler derlemesi olarak okunmalıdır.[…] Lütfen Karıştırmayalım... Çok önceleri konuşulan, zamanında gündemi çok meşgul eden; Bediüzzaman Said Nursi ismiyle, çoğu kişi tarafından bilinmeden karıştırılan veya bazı kesimlerin özel itinalarıyla karıştırmak istediği iki isim hakkında yanlış bilgi taşıyanları bilgilendirme ihtiyacı duyduk. Bu iki isim, Bediüzzaman Hazretleri ile aynı dönemde yaşamış insanlar… Şeyh Said, Sait Molla Şeyh Said (R.A.) […] Milli Mücadele’de Bediüzzaman Said Nursi Dinî inançlar, tarih boyunca birey üzerindeki etkisini hiç bir zaman kaybetmemiş, insan ve cemiyet hayatının devamlı surette müdahili olmuştur. Medeniyetlerin oluşumu ve gelişmesinde bu inançların önemli etkileri görülmüştür.[…] Bediüzzaman ve Ailesinin Kimlik Bilgileri Bediüzzaman ve ailesinin nüfus bilgileri ile ilgili olarak Devlet kayıtlarında ciddi manada verilere rastlayamıyoruz.Nedenine gelince,eski nüfus kayıtları yeni kabul edilen Latin harflerine çevrilince birtakım zorluklarla karşılaşılmış olması ve bu konuda ciddi ve iyi bir çalışmanın ortaya konulamamasıdır.Bu sıkıntı sadece konumuzla alakalı Bediüzzaman'ın ailesi ile de sınırlı değildir.[…] BİR ASIRLIK FERYAT “Beni anlamıyorlar veyahut anlamak istemiyorlar” der ve hıçkıra hıçkıra ağlar. Yan koğuşlardan ağlama sesini işitenler gelip sorarlar. O ise; “beni kendi halime bırakınız ve gidiniz” der. Ancak yine de bir kez daha anlatmayı ihmal etmez; […] Keşfedilmeyi Bekleyen Kaşif: Bediüzzaman “Risâle-i Nur'u anlamıyorlar, yahut anlamak istemiyorlar. Beni skolastik (ortaçağ felsefesi) bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle (pozitif bilimler), asr-ı hâzır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bâzı eserler telif eyledim.” […] BEDİÜZZAMAN VE SİYASET Siyaset, oldukça genel bir ifade.. Devletin ekonomik politikasından, bir şirket müdürünün yönetim biçimine, mürşitlerin ve peygamberlerin (a.s.) irşat metotlarına kadar uzanan çok geniş bir sahayı içine alıyor. Ama gel gör ki, günümüz insanı kısır politik çekişmeleri bir boks maçı gibi seyrede ede, siyaset denilince onun hatırına hemen parti propagandaları ve hükümet programları gelir. […] SULTAN ABDÜLHAMİT VE BEDİÜZZAMAN Bediüzzaman hz.’leri 1907 yılının Aralık ayının son günlerinde İstanbul’a ulaştığı hakkında kesin belgelerle sabittir. Onun İstanbul’a gelişinin asıl amacı, Van’da kurmak istediği Medresetüzzehra isimli üniversitenin maddi finansmanı için, Sultan Abdulhamid’le görüşerek temin ve taahhüt altına almaktı. İstanbul’a gelir gelmez padişahla görüşme imkânının yollarını aradı. […] Dinler Arası Diyalog ve Bediüzzaman Said Nursî’ye göre İslâm-Hıristiyan Diyaloğu hakkında bilgi verir misiniz? Kâinatın mayası muhabbettir. Sertlik ve hırçınlıkla bir yere varılamayacağı ve varılmadığı ortadadır. Sevgi, saygı ve muhabbetle herhangi bir kimsenin kapısı çalındığında, diyalog yollarının açıldığı ve kişinin temsil ettiği değerleri karşısındakilere anlatma imkânının doğduğu açık olarak görülmektedir. […] Dindar Cumhuriyet Arayışları Padişahlıkla idare edilen Osmanlı Devletinin, Hitler Almanya’sında veya Mussolini İtalya’sında olduğu gibi ırkçı bir diktatörlükle idare edildiğini söylemek tarihi realiteleri saptırmak anlamına gelir. Çünkü Osmanlı yönetim şeklinde padişahlar tamamen sınırsız bir yetkiye sahip değillerdi. Aynı zamanda İslamın “kardeşlik” potasında eridikleri için de ırkçılığı ön plana çıkarmamışlardı. […]
|
|
 |
|
|
|
|